3 Şubat 2012 Cuma

Homeros

Yaşamı hakkında çok az bilgi vardır. Homeros Antik Yunancada cins isim olarak “köle” anlamına geliyordu. Kendisinden çok sonraları gelen Klasik Çağ yazarlarınca Truva Savaşı sırasında yaşadığı rivayet olunmuştur. Ayrıca MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olduğu da tahmin edilmektedir.
Tüm Antik Yunanlılar Homeros'u İlyada ve Odysseia'nın şairi olarak tanıdılar ve bu görüş günümüze kadar da desteklenerek geldi. Ancak günümüz tarihçilerinin büyük çoğunluğu İlyada'yı Homeros'a vermekle birlikte, Odysseia'yı Homeros'tan birkaç yaş daha genç başka bir şairin yarattığını savunmaktadırlar. Homeros tarihi bir kişiliktir ve M.Ö.8. yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır. Antik dönemde İonia'daki pek çok kent, onun kökeninin İzmir veya Sakız adası olduğunu iddia etmişti. İzmir ve Sakız adası da Homeros'un olası doğum yerlerindendir. M.Ö. 4. yüzyıldan sonra Homeros'un pek çok biyografisi yazıldı; bunlar arasından yedi tanesi günümüze kadar ulaştı. Bu biyografilerde gerçek ögelerle hayal gücü ürünü olanlar birbirine karışmış olduğundan, Homeros'un tarifini zora sokmuş durumdadırlar. Antik yaşam öykülerinde Homeros'un kör olduğuna değinilmektedir. M.Ö 7. yüzyıl sonrası sanatı Homeros'un tasvirlerinin derin etkilerinin izlerini taşımaktadır. Tanınmış pek çok lider de Homeros'un kahramanlarından etkilenmiştir. Büyük İskender'in Akhilleus'tan fazlasıyla etkilendiği ve yastığının altında İlyada destanıyla uyuduğu söylenir.
Homeros'un en önemli eseri destanlarıdır, İlyada ve Odysseia adlı bu destanlar, bütün Yunan kültürünün temelini oluşturmaktadır. İlk bakışta çok eskimiş ve çocuksu gelebilir Homeros'un destanları. Mitolojiden, fantastik anlatımdan hoşlanmayanlar ise onları saçma bulacaklardır. Oysa bu metinlerde, insanoğlunun yüzyıllardan beri değişmeyen pek çok temel dürtüsü, duygusu vardır. Onları tüm zamanlarla çağdaşlaştıran yani "klasik" yapan işte bu özellikleridir. Üstelik, "İlyada" ve "Odysseia, bir yandan Yunan tragedyalarının habercisidir, diğer yandan, yalın bir dille kaleme alınan daha doğrusu söze dökülen destanlardaki anlatım tarzı; geçmiş ve şimdi arasında gidip gelerek zaman akışını kırarak aktarılan hikayeler, modern edebiyatın bilinç akışı tekniğinin öncüsüdür. Üsluptaki sadeliğin asıl nedenini ise, o çağlarda sözlü anlatımın müzik eşliğinde yapılmasında bulabiliriz. Ancak bu sadelik, bir cansızlık anlamına gelmez; tersine, çok canlı ve eğlenceli bir havası vardır Homeros hikayelerinin.
Homeros, sürülmüş bir tarlayı, buğday yürekli ekmeği, kuşların uçuşunu, yontulmuş bir iskemleyi, limanda bir gece göğüne karşı duran gemileri, derede çamaşır yıkayan kadınları anlatır. Yalındır, canlıdır, klasiktir.
Ayrıca antik dönem Anadolu ve Yunanistan'ında halk İlyada ve Odysseia'yı ezbere bilir, canlı bir ansiklopedi gibi içinde taşırdı. Askerlik, tıp, teknoloji, hukuk, din bilgilerinin tamamının kaynağı bu kitaplardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder